Gönderen: MedCezir | 08/07/2009

Türkiye Partisi Müziği

Türkiye Partisi Müziğini indirmek için İNDİR yazan yerde Mouse Sağ Tıklayıp Farklı Kaydet yazan yere tıklayın veya  –> İNDİR yere yıklayın.


Yanıt

  1. akp den ayrılmanızı tasvip edemedim.neden???ihanetmi???entrikamı???,yoksa menfaatmı???.saygılarımla cevabınızı millete açıklayın

  2. Biraz daha çalışma ve reklam gerekli bizim insanlarımızın kültür biyografisinin ne denli az olduğunu sizlerde malumunuz biliyorsunuzdur.TV seyretmeyen,Gazete okumayan insanlarımız var,onun için lütfen AKP ve Diğer gürültü yapan partilerden bizleri kurtarmak için çalışmalarınıza şimdiden hız veriniz..SAYGILARIMLA……

  3. GÜLÜNDEN KOPARTILAN BÜLBÜL : ECYAD KALESİ

    Ecyad Kalesi; Bülbül Tepesi’nde gülünden kopartılan bir aşkın fanileşmesinin hikayesidir.Gül bitmeyen, bülbülün gül ile meşk edemediği çöl devleti Suudi Arabistan’a, gülüne yakın olabilmek için, bir bülbül göç etmişti asırlar önce.Ancak Ecyad adlı bu bülbül; 2002 yılında, yani sekiz yıl önce yine böyle bir mevsimde gülünden kopartılmıştır.

    İslam hadimliğini; mertebelerin en şereflisi addeden bir coğrafya olan Anadolu’dan kalkan Osmanlı’nın “Aşk Bülbülü” konuvermişti bir tepeye, çok yakınına Kabe’nin. Hazreti Muhammed’in hasret haritası olan İstanbul’dan, gönül dolusu muhabbeti kanatlarına kutsal yük eden bu Aşk Bülbülü” ne “Ecyad Kalesi” adı verilmiştir Bülbül Tepesi’nde.

    1780’li yıllarda yaklaşmıştı gülüne, Kabe’sine, Mekke’sine Bülbül tepesi’nde bülbül.Ona; Bülbül tepesi’nde muhkem bir yerde, Kabe’nin korunması ve savunulması görevi tevdi edilmişti. Artık tarihin istikbale doğru akıp giden nihayetsiz zaman periyotlarında bülbüle meşk ve aşk günleri başlamıştı. Osmanlı’nın inançlı yeniçerileri o günlerden sonra, İslam’ın kutsal bölgelerinde muhafızlık ve hadimlik mutluluğunu yaşamaya başlamıştı. Bülbül Tepesi’ne konuşlanan Ecyad Kalesi’nde, böylesi bir kutlu görevlendirme nöbeti başlamıştı.

    100 yılı aşkın bir hizmet döneminin ardından 1861 yılında Osmanlı Devleti tarafından Ecyad Kalesi bakıma alınarak yeniden yenilenmiştir. O günlerin zorlukları içerisinde, İstanbul ile yapılan mimari iletişim trafiği ile büyük zahmetler ve harcamalarla onarım tamamlanmıştır. Dağlar ve denizler aşılarak gönderilen 400 yeniçeri yeniden aşk nöbetine devam etmiştir.Yine yeniden Mekke’deki iman evine hizmetkarlık uzun yıllar özveriyle ve samimiyetle yapılmıştır.

    İngilizler 1916 yılında Sina yarımadasını ele geçirmişlerdir. İngilizlerin kışkırtmasıyla Mekke Emiri Şerif Hüseyin’in isyankarlığında, tarihin nankörlüklerle ve vefasızlıklarla dolu bahtsız günleri başlamıştır. Osmanlı kuvvetleri son olarak 1918 yılında Yafa’da yapılan çarpışmalarda Arap-İngiliz ittifakına yenik düşmüştür.

    Artık Osmanlı Türk Devleti’nin asırlarca hizmetkarlığını yaptığı kutsal beldelerde yalnız anıları kalmıştır. O topraklarda kalan taşınmaz eserlerin; camilerin, kervansarayların ,mabetlerin ve kalelerin haricinde bir varlığı kalmamıştır kocaman bir imparatorluğun. Tarihe ışık tutan Ecyad Kalesi de bu eserlerden birisiydi. Önemliydi, anlamlıydı ve unutulmazdı.

    Ancak tutunamamıştır, Bülbül Tepesi’ndeki suskun nöbetine Ecyad Kalesi. Suudi Yönetiminin tarih boyunca mütemadiyen tekerrür eden vefasızlığına kurban olmuştur. 2002 yılının yine bir kış mevsiminde bugünlerde; kılları kıpırdamadan, yürekleri sızlamadan, kalplerinde bir zerre vefa ve merhamet hissetmeden yıkmışlardır ve yok etmişlerdir Ecyad Kalesi’ni.

    Allah’ın Resulü; beşeriyeti bataktan kurtarmak için ilahi bir görev ile mücadeleler vermiştir. Çok mütevazı bir hayat sürmüştür. Arkasında Kuranı Kerim ve İslam dinini insanlığa ebedi bir reçete olarak bırakarak bu dünyadan göçmüştür. İslam’ın peygamberi, kendisine ilahlık payesi veren ve o günün en yüksek piramidini kendi adına yaptırtan Firavun düzenine karşı savaş açmıştır. Osmanlı medeniyeti; sınırları içerisinde Kabe’nin minarelerinden yüksekte hiçbir mimariye müsaade vermemişken, günümüzün emperyalist firavunları Ecyad Kalesi’ni yıktırtmıştır.

    O mütevazı kalenin yerinde ve dolayısı ile Kabe’nin hemen bitişiğine ise, kendi egolarını tatmin edecek ve boyu onlarca piramit boyutlarını aşan Abraj el beyt kulesini yaptırtmışlardır. Bu kulenin dibinde mahzunlaşan Kabe ise, Suudi Kralının 570 metre yükseklikteki odasından ancak bir böcek büyüklüğünde görülebilecektir. Ne Nemrutlar ve ne Firavunlar yok olmuştur insanlık tarihinin derinliklerinde. 570 metrelik para firavunlarının piramitleri de yıkılacaktır bir gün. Ancak, gönüllerde dimdik duran Ecyad’ın manevi ihtişamı, kıyamete kadar Kabe’nin aşk bülbülü olarak devam edecektir.

    Kabe’ye çok derinden sevdalıydı,Bülbül Tepesi’nde bir BÜLBÜL

    Ecyad Kalesi; Mekke’de emaresiydi Türk’ün, seyrederdi GÜL

    İngiliz ile ittifak, bunca nifak ve nankörlük hepsi KABÜL

    Yok oldu şimdi. Gülü Kabe olan, mazideki talihsiz BÜLBÜL

    Sızlamıştır kemikleri, incinmiştir ruhlar ve mahzundur ECDAT

    Kırılmıştır kalpler, burkulmuştur yürekler yıkılmanla sen ECYAD

    Koparıldı Mekke’den, Bülbül Tepesi’nden Ecyad adlı İRTİBAT

    Silindi tarihten bir tanık, bir miras ,bir anı, belki de son bir TAD


Yorum bırakın

Kategoriler