Gönderen: MedCezir | 08/07/2009

Türkiye Partisi Denizli il teşkilatı ve Denizli il başkanlığı hakkında

Abdüllatif Şener’in Yeni Oluşum Harekatı sloganıyla kurduğu Türkiye Partisi’nin ilk şubesi Denizli’de açıldı.
Denizli ile birlikte yakında 3 ilde daha parti il şubesi açacaklarını söyleyen Denizli Türkiye Partisi Kurucu İl Başkanı İmdat Aday, parti binasında yönetim kurulu, merkez ilçe başkanı ve üyeleri tanıttı.
Parti levhasını asacaklarını kaydeden İmdat Aday, “Başkanımız büyük girişimlerin olduğu ve kendisinin de çok sevdiği Denizli’de partinin kurulmasını istedi. Türkiye’de ilk Denizli’de kuruldu. Daha sonra Adana ve Gaziantep’te kuracağız. Başkanımız Denizli’ye çok önem veriyor. Henüz yeni kurulduğumuz için il, ilçe ve beldelerde örgütü bulunmayan bir partiyiz. Ancak kuruluşta bile pek çok partinin kongrelerde bile toplayamadığı çoğunluğu bir araya getirdik. Hedefimiz iktidar olmak. Kimseyi ayırmadan kucaklayacağız. Kadınların siyasete atılmasını sağlayacağız” dedi. Merkez İlçe Başkanı’nı Nafiz Öz olarak tayin eden Türkiye Partisi 35 kişilik yönetim kurulundan oluşuyor. İçlerinde işadamı, mühendisler, turizmciler, petrolcüler ve bankacıların bulunduğu yönetim kurulu ise şöyle; İmdat Aday, Mehmet Güneş Özsoy Ahmet Özkan Haybat, Bülent Turan, Enis Tepeli, Birsel Çakmak İnce, Tahsin Sarıkaya, Sevil Çetin, Hasan Öner, Serpil Gündoğdu, Funda Yiğit, Neşe Süzük, Ahmet Başdere, İlhan Siçimli, Oğuzhan Nalcakan, Tuncay Alkan, Tevfik Efe, Hasan Kaya, Metin Cırpan, Hüseyin Paylan, Süleyman Izkış, İbrahim Avşar, Tahsin Yılmaz, Celal Bat, Murat Kalfa, Fithat Şentürk, Yusuf Yılmaz, Kemal Kesiçi, Himmet Kaynak, Murat Dağ, Haşem Şahan, Özkan Yıldız, Nuri Iştın, Hüdayi Şibe ve Dalyan Aypaz. Disiplin kurulu ise, Özgür Kargül, İlker Cengiz ve Ümit Özgür’den oluşuyor


Yanıt

  1. YIPRANMIŞ SİYATETİ CÖZÜM ÜRTEMEYEN MİLETİN DERDİNE CARE OLAMAYAN SİYASET KURUMUNU CIKIŞI OLABİLECEK HER KESİMDEN İNSANIN BULUŞTUGU DÜRÜS SİYASET BAŞTA OLMAK ÜZERE CİFÇİNİN İŞCİNİN MEMURUN ESNAFIN SANAYİÇİNİN DERDİNİ ÇÖZEBİLECEK YENİDEN DOGUŞUN HAMLESİ OLAN TÜRKİYE PARTİSİNDE HERKEZİN BULUŞMASINI SUSARAK DEYİL KATILIMCI OLARAK AYNI CATI ALTINDA YER ALMANIZI BEKLERİZ SAYGILAR

  2. yolunuz açık olsun. sizde kürtaçılımına destek verecekmisiniz? partiniz hayırlı olsun. birgün çayınızı içmeye gelcem denizli teşkilatına

  3. TÜRKİYE SİYESETİNDE BEKLENEN ALTERNATİF!
    Ülkemizin derinleşen sosyal, siyasal ve ekonomik çok yoğun sorunları nedeniyle her geçen gün daha da zaafa uğratılmakta olduğu bir siyasi süreçten geçmekteyiz. Türkiye’nin üzerine çullanan bu sorun yumaklarının çözümü noktasındaki çaresizliğe sessiz kalmayarak bu yolculukta “ben de varım” diyen her bir vatandaş; Türkiye siyasetinin yakın geleceğindeki siyasi iradenin ortak belirleyicisi olacaktır.

    Bu kötü yönetilen sürecin doğurduğu halk çaresizliğini sonlandırmak, ülkemizin içerisinde bulunduğu iç ve dış irtibatlı problemlerinin halli noktasında fikir beyan eden vatandaşlarımızın önerileri, yakın gelecekte şekillenecek siyasal iradenin program metinleri içerisinde yerini alacaktır.

    Coğrafi olarak Türkiye haritasını paylaşan halkımız, özellikle son sekiz yıldan buyana siyasi olarak, sosyal olarak ve iktisadi olarak bir buhran cenderesine konulmuştur. Türkiye’yi yönetenler; insanımızı içeride ve dışarıda layık olduğu itibar çıtasının çok aşağı seviyelerine düşürmüştür. Ülke insanı, uygulanan ekonomik politikalarla fakirleştirilmiştir ve derin bir çaresizliğe mahkûm edilmiştir. İşte Türkiye siyaseti; belki de Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu kötü gidişata dur demek için bir ortak siyasal millet eylemini başlatmanın gayretine odaklanmıştır.

    2002 yılından buyana artan iç ve dış borç rezervlerimiz yaklaşık 250 milyar dolar daha artarak 500 milyar dolar olan psikolojik travma noktasını aşmıştır. İşsizlik oranı; resmi olmayan miktarlar da dâhil edildiğinde %30 noktasını aşmıştır. Uygulanan dışa bağımlı ekonomik politikalarla, sanayi, tarım, hayvancılık ve tekstil sektörünün de içinde olduğu birçok ekonomik üretkenlik tasfiye sürecine itilmiştir. Yanlış ve dışarıdan öğütlü politikaların neticesinde, Türk tütünü’nün yerini Virginia tütünü almıştır. Türk mısırı’nın yerini Amerikan mısırı ve Türk pamuğu’nun yerini Yunanistan pamuğu almıştır. Böylelikle; bir zamanlar fevkalade yüksek kaliteler ile tarlalarımızda ürettiğimiz ürünlerin büyük bir kısmının ithalatçısı durumuna düşürüldük. Şimdilerde Türkiye; üretemeyen, dünya piyasaları ile rekabet edemeyen ve eksi seviyelerin altında seyreden bir büyüme hızı ile tarihinin en karanlık günlerini yaşamaktadır. Bütün bu neticelerden ders çıkartacak Anadolu insanı, 21.asrın başlarında bugün demokratik çözüm çabalarına girmiş bulunmaktadır. İşte bu karanlık gecelerin sabahında aydınlık yarınları müjdelemek ve kötü giden bu menfi seyri engellemek için Ankara’da başlayan demokratik millet eyleminin yükselen ışığı, tüm bir millete kılavuz olma yolunda neredeyse harekete geçmiştir.

    Yine son sekiz yıldan buyana uygulanan gayri milli politikalarla; halk fukaralaştırılmış, alım gücü zayıflatılmış, yardım ve iaşe serumlarıyla, kömür ve gıda paketleriyle yardıma muhtaçlık olgusu, olağan bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür ve bu durum da millete kanıksattırılmıştır. İşte bugün; dirençlerin tükenme noktasının ötesine geçildiği bir karanlık tarih aralığında yeniden bir özgüven şoklaması ile halkımıza yakışan tarihi vakar, Anadolu adlı umut dağının yamaçlarında yine milletimizin tecrübeleriyle yoğrulmuş öngörüsünün önderliğinde korkusuz bir dev olup, en yakın bir gelecekte ayağa kalkacaktır.

    Türkiye’nin yüz ölçümü alanı 779.452 km2 den ibarettir. Bu alanın 268.000 km2’ si tarıma elverişli tarım arazisidir. Ancak çok hazin bir gerçeğimizdir ki; bu gün bu alanların yaklaşık 100.000 km2 si gibi büyük çoğunluğu yabancılara ait olan bankalara ipotek ve icra takiplerinin sonucunda el değiştirmiş durumdadır. Takip ve davaları sürmekte olan ve devir alınmayı bekleyen arazilerle beraber coğrafyamızın yaklaşık %20’sini bulan kısmı, yani yaklaşık 150.000 km2 si 2010 yılı sonuna kadar, cebri takipler neticesinde yabancı sermayenin ahtapot temsilcilerinin ellerine teslim edilecektir. İşte en kısa süre içerisinde bu kötü gidişata dur diyecek milletin siyasal iradesi ile bu Vatanı emanetindeki borcu telakki eden ve borcu ise; kutsalı ve namusu olarak yorumlayan aziz milletimiz, yine çaresizliğimizin çözüm adresi olacaktır.

    Milletinin içindeki ateşi yüreğinde hissederek, ancak halkının eline verdiği meşale ile Türkiye’nin önünü aydınlatama gayretindeki milletin demokratik siyasal vicdanı, milletin menfaatlerini göz önünde tutacak bir milli politika ile Anadolu insanının kara yazgısını değiştirecektir. Milletin menfaatlerini göz ardı ederek siyaset arkında karanlık yosunlara tutunmuş ve halkın lehinde yol yürüyemeyen ve yürüttükleri yanlış politikalarla Türk Milleti’ni halsiz ve dermansız bırakanların siyasi ömürleri, çok yakın bir gelecekte milletin ortaya koyacağı kahir irade beyanı ile birlikte nihayete erecektir. Çünkü Türkiye siyaseti; Türkiye’de sefaleti ve teslimiyeti tarihin çöplüğüne gönderecek bir siyasal iktidarı sinesinden yeniden çıkarabilme iktidarına dün olduğu gibi bugün de sahiptir.

  4. GÜÇSÜZ ORDU, MECALSİZ BİR TÜRKİYE DEMEKTİR.
    Günlerdir coğrafyamızı teslim alan yoğun kar yağışları ve dondurucu soğuklar, bünyelerimizi ısıtan güneşimizden bizleri mevsimsel olarak uzak tutmuştur. Bu zemheri günleri elbette sona erecektir. Kardelenler açacak, cemre düşecek ve milyonlarca yıldan beri olduğu gibi, yerkürenin yamaçlarında yeniden baharlar açacaktır. Baharlarımızı takip eden sürelerden sonra, sımsıcak günler yeniden bizlerle beraber olacaktır ve bahçelerimizde rengarenk güller açacaktır. Yani karla, ayazla, buzla, tipiyle, yağmurla ve dolu ile ufkumuzu karartan mevsim karanlıkları elbet yeniden güneşli ufuklarla buluşacaktır. Bundan şüphemiz yoktur.

    Ancak çok şüphesi ve tedirginliğini yaşamakta olduğumuz hususu şudur ki, 1923 yılından beri Anadolu”nun ufkunda parlayan Cumhuriyet güneşimizi karartmaya çalışan kara vicdanlıların yaratmayı arzu ettikleri Güçsüz Ordu ve Mecalsiz Türkiye ile bu ülkenin insanları, istiklalsizliğin cehennem çukuruna gönderilmek istenilmektedir.Türlü türlü entrikalarla emperyalizmin taşeronlarından öğütlü sayısız kalemler, aldıkları emirler doğrultusunda satırlarına yan basmaktadırlar. Şimdilerde yandaş ve taraf lakaplarını madalya gibi adlarına tescil ettiren vicdansız kalemler, millete dair tüm müspet kaleleri düşürmek için ellerinden gelen her tertibe tamam demektedirler.

    “Taraf” adlı bir tefrikanın sayfalarında her ne pahasına olursa olsun yanlışa taraf olmuş ve şartlanmış yazarlar bilirim, mert mi mert(!) Tüm yanlışlara taraf olmuşluklarını açık yüreklilikle dile getirerek adlarına “Taraf” demişlerdir.Ancak yine hülle sanatkarı ve siyaset bezirganı bazı öğütlü kalemler bilirim ki, namert mi namert. Tefrikalarının adlarını “Yandaş” ifadesiyle betimlemek yerine, köşe bucak türlü yanıltıcı isimlerle takiyye yapmaktadırlar. Vicdanlarının yönlendirmesiyle değil ama AB ve ABD”nin güdümündeki işbirlikçi bazı kalemler, çirkef değirmenine yalan ve entrikalar taşımaktadırlar. Ergenekon davasının başladığı günlerden bugüne kadar bu yalan makineleri, hiç susmadan harıl harıl çalışmaktadırlar.

    Güçsüz bir Türk Ordusunu yaratmak için sayısız asılsız darbe iddialarını ortaya atanlar, orta yerde kalmışlardır.Ancak ar ve haysiyet damarlarında herhangi bir utanma ve sıkılma da olmamıştır. Sözde TSK destekli Sarı Kız, Ay Işığı, Kafes ve AKP”yi bitirme planı gibi sayısız trajikomik iddialar, biri biri ardına boş çıkmıştır. Ancak yandaş medya, “velev ki yüz seksen defa da olsa” yalan bombardımanında ısrar etmektedirler. Son olarak ta “Balyoz” adlı bir diğer sözde darbe planı iddiasıyla, Türk Ordusu”na karşı iftiralarını sürdürmektedirler.Şimdi merak edilen husus şudur.Tüm hışımlı ve fiyakalı kelimeler bu uydurma darbe planlarında isim olarak kullanıldı. Çok kelime fakiri olmayan herkes hesap edebilir ki, bundan böyle bu uydurma darbe iddialarına kod olabilecek kelime bile bulamayacaklardır bu vicdansız kalemler(!)

    Mecalsiz bir Türkiye”yi bu coğrafyaya uygun görenlerin, batma ve parçalanma ihtimali giderek artan bu geminin tayfaları arasında olmadıkları kesindir. Zira batacak bir geminin yolcuları arasında olduğunu bilen hiçbir mensup, aynı geminin makine dairesine infilak mayınları döşemez. İnadına sıra sıra baskıya verilen bu vicdansız tefrikalarla zayıf düşürülecek Türk Ordusu ile mecalsiz Türkiye yaratılacaktır. Mecalsiz Türkiye ile ise, esaret ve teslimiyet Anadolu insanı için kaçınılmaz olacaktır. Yağsın lapa lapa karlar.Teslim alınsın şehirlerimiz metreler boyu kar ile ve Sibirya soğukları ile. Korkmayın! Baharlar gelecektir. Sıcak güneş ufkumuzda ağaracak ve yoğun buz ve kar esareti sona erecektir.

    Korkun, ürkün, tedirgin olun ve telaşa kapılın! Eğer teslim alınacak olan Cumhuriyetiniz ise. Hüzünlenin, endişelenin ve rahatsız olun! Eğer teslim alınacak olan istiklaliniz ve bağımsızlığınız ise. Uykularınız kaçsın, uyuyamayın, ayağa kalkın ve hatta tepki verin ve direnin! Eğer ülkeniz birliğini ve beraberliğini, barışını ve huzurunu kaybetme tehdit ve tehlikesi ile karşı karşıyaysa ve hatta bölünüp parçalanma uçurumuna doğru itiliyorsa. Evet ayağa kalkın ve tepki verin ve hatta direnin tüm demokratik haklarınızı kullanarak. Hoşça kalın.


Yorum bırakın

Kategoriler